Pages

21 Mayıs 2010 Cuma

Beyaz Rüya


Yeni yerler görmek, fotoğraflamak, yorumlamak hiç şüphesiz en vazgeçilmez hobilerimden. Bu yolda zamanla edindiğim tecrübe: “ Bir yere gitme zamanı belirlenmesinden ziyade, o yerin sizi kabul edeceği zamanın gelmesi gerektiğini “ öğretti bana. Bu kurgunun karşısında durarak, yanlış zamanda yanlış yerde olursanız, ya da olmaya çalışırsanız uygun verimliliği asla yakalayamayacağınız acı bir gerçek.

İlkokul kitaplarının kapak sayfasında görmüştüm sanırım ilk kez Pamukkale’ yi. Set set oluşmuş bembeyaz kaplıcaları, o yıllardan beri hep merak etmiş, gideceğim günün gelmesini beklemişken gördüm ki sabrın sonu selametmiş; en sonunda Pamukkale’ deyim.

Eteklerine geldiğimde ilk bakışta içimin burulduğu inkâr edilemez bir gerçek. Hayallerimde tüm ihtişamı ile yaşattığım görselliği göremedim ilk anda. Daha çok duş sonrası küvetin dibinde kalan şampuan artığı gibi yorumlayabilirim uzaktan edindiğim ilk izlenimlerimi. Çokta fazla önyargılı olmadan giriş kapısına doğru yöneldim.

Pamukkale kaplıcaları ve Antik kente girişte müze kartınız varsa ücretsiz geçebiliyorsunuz. Yoksa da gişeden müze kart çıkartabilir ya da günübirlik giriş için bilet alabilirsiniz. Öğrenci 10 tl, tam 20 tl gibi bir de ücretlendirmesi var.

Gişelerden geçtikten sonra biraz ilerleyince içimi buran sabun köpükleri de dağıldı ve yerini hayallerimdeki Pamukkale’ ye bıraktı. Merkeze 20 km uzaklıktaki bu gizli cennetin İ.Ö 300 yy. a kadar uzanan bir de geçmişi bulunmakta. Birçok hastalığa şifa etkisi bulunduğu söylenen kaynak suları travertenlerde birikip set üstü bir görüntü oluşturuyor.

Şu anda Unesco tarafından koruma altına alınan Pamukkale’ nin daha eski zamanlarını bilenlerden “ Eski Pamukkale kalmadı artık…” sözlerini sıkça duyarsınız Bende bu gözle değerlendirdim ilk bakışta Pamukkale’ yi. Kitap kapaklarında sıkça görmeye alıştığımız görüntüyü yakalamak şu an için zor. Azalan su debisi sebebi ile yapay kazma kanalları ile suyun akış yönü ve birikme alanları belirli alanlarda toplanmış. Antik kente doğru yükselirken sağlı sollu içerisinde su bulunan setleri görebiliyorsunuz.

Tesis 7/24 açık olmasına rağmen iç kısımlarda bazı bölgelerin açılış ve kapanış saatleri mevcut. Örneğin tepeye vardığınızda karşınıza çıkan restaurantın içerisinde yer alan, tarihi eserler ile birlikte yüzme fırsatı bulduğunuz antik havuz akşam sa: 19.30 da kapanıyor.

Kaplıcaları bitirdikten sonra oldukça geniş bir alana yayılmış, sizi derinliklerine çeken Antik kent çıkıyor karşınıza. Kuzey ve güney ucundan da giriş yapabileceğiniz kapıları bulunan alanı baştan sona incelemek için biraz zamanınızdan fedakârlık etmelisiniz. Antik tiyatrosunun alan derinliği ve akustiği gerçekten de etkileyici. Alanda sürekli karşınıza çıkan kalıntılardan daha da fazlasını müze kısımlarında inceleyebiliyorsunuz. Kent hakkında daha detaylı bilgi için: www.pamukkale.org.tr adresini de ziyaret edebilirsiniz.

En nihayetinde Pamukkale’ nin de beni kabul etmesinin sevinci ve gördüklerimin hayranlık verici mutluluğu ile konakladığım Termal otelin yolunu tuttum. Böylece hayallerimdeki beyaz rüyayı da canlı canlı görmüş oldum.

Şimdi sıra sizin hayallerinizde. Suları azalmadan, beyazı kararmadan görebilmeniz dileği ile.

09 Mayıs 2010 / İlhan ÖREN

0 yorum:

Yorum Gönder

Söyle,söyle; çekinme...