Pages

21 Mayıs 2010 Cuma

Astana Günleri – Astana Kazan, Ben Kepçe

Sil baştan bir ülkenin başkentini yapacak olsanız nasıl planlardınız? İşte Kazakistan’ ın Almahata’dan Astana’ya taşınan başkenti bu soruya cevap veriyor. 20 senelik şehir planlamasıyla bomboş bir coğrafyayı şekillendirmeleri bir bakıma Sims oyununu çağrıştırdı bana. Hangi binanın nereye yapılacağı, yolların nereden geçeceği şimdiden belirlenm.


İş sebebiyle 2 aylık süre boyunca bulunduğum Astana’ da şehri fırsat buldukça dolaşıp, gözlemleme fırsatım oldu.


İstanbul’ un yaklaşık 500 katı büyüklüğünde coğrafyası olmasına rağmen, toplam nüfus neredeyse İstanbul nüfusu kadar. Ülkenin Hazar Denizi ve Aral gölüne kıyıları bulunuyor. Özellikle Hazar denizinden çıkartılan doğal kaynakların ülke ekonomisindeki yeri oldukça büyük. Aslında ülke için dal kaynaklar zengini denilebilir. Sovyetler birliğinin dağılması ile yeniden yapılanmaya başlayan ülkede dikkatli bakıldığında halen kominizim kalıntıları görebiliyorsunuz.


Rusya, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Çin’ e komşu olan ülke de siyasi sistem olarak Cumhuriyet hâkim ve cumhurbaşkanlığı görevini, ülke bağımsızlığını kazandığından beri Nursultan Nazarbayev yürütüyor.


Ulusal konuşma dili her ne kadar Kazak Türkçesi olsa da, Rusça da resmi dil olarak kabul edilmekte; bu anlamda her iki dil de konuşuluyor. Kazak Türkçesinde, bizimkiler ile aynı ya da yakın kelimeler mevcut. Fakat yazı dili olarak Kiril alfabesi kullandıklarından, yazılışlarını anlamakta güçlük çekebilirsiniz. Üniversite okuyanlar, İngilizce konuşabiliyor ama genel anlamda fazla bir beklentiniz olmasın.


Para birimleri Tenge. Paralar üzerinde iki sıfır fazladan bulunuyor. İki sıfır attığınızda yaklaşık olarak bizim paramız ile aynı diyebiliriz. Bizim liradan altı sıfır atmamızın ne kadar doğru bir karar olduğunu burada bir kez daha anladım. Gereksiz ve ilkel bir görüntü sergiliyor neticede.


Şehir merkezine 7-8 km uzaklıktaki havalimanı bizimkisine kıyasla oldukça küçük; şehirlerarası terminal gibi diyebilirim. Turistik girişlerde 1 aya kadar vize gerekmiyor. Pasaport kontrolünde size verdikleri bir kâğıda ne amaçla, ne süreyle geldiğinizi ve nerede, ne süreyle kalacağınızı belirtmeniz gerekiyor. Sonrasında bu kâğıdı 1 hafta içerisinde karakolda onaylatmalısınız. Aksi halde ülkeden çıkışta sorun yaşayabilirsiniz. İki kez giriş-çıkış yaptığım ülkede sürekli sorun yaşayan kişiler gördüm. Hatta bir çıkışımızda bizi bile bir odaya alarak ceplerimizdeki tüm parayı boşalttırdılar ve bir kısmını bırakmamızı istediler. İllegal yapılan bu davranış, uçağın kalkma saatinin epey yaklaşmasına kadar sürdü. Sinirlerinize hâkim olup, psikolojinizi pozitif tutarsanız bekletmek dışında bir yaptırımları olamaz.


Burada elinizi kaldırdığınız her araba taksi. Pazarlık yapıp istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. 700 km² lik alana sahip şehrin yapılanmış büyüklüğü çok ta fazla değil. Taksi ile ortalama bir mesafeye 300 – 500 tenge / 3 – 5 tl ücret karşılığında gidebiliyorsunuz. Gideceğiniz yer uzak bir noktada ya da birkaç yere uğrayarak gidilecek bir güzergâha sahip ise 700 – 1000 tenge vermeniz gerekebilir. Bu kısım sizin pazarlık gücünüze kalmış. Ücreti her zaman sürücüler belirlemiyor; bazen de size “Sen ne kadar veriyorsun?“ şeklinde soru yöneltebiliyorlar. Nadiren de olsa sarı taksiler görebiliyorsunuz. Bunlarda da taksimetre kavramı olmamasına rağmen ellerindeki kitapçıkta mesafeler arası ücretlendirme tablosu mevcut; bu taksiler ile pazarlık yapmanız zor.


Benzin ülkede çok ucuz. Bizle kıyaslandığında yaklaşık beşte birimiz diyebilirim. Trafikteki araçların çoğunluğu 4x4 ya da yüksek motor hacmine sahip araçlar. Ülkenin sert iklim koşullarını düşünecek olursak aksi bir durum düşünülemezdi zaten. Yaz aylarında race motosikletler başta olma üzere fazla olmasa da motosiklet görmeniz de mümkün.


Sosyal yaşamda karşılaşabileceğiniz ücretler eğer alışık olduğunuz lezzetleri aramıyorsanız ucuz sayılabilir. Örneğin burada kutusunu 100 tl ye aldığınız havyara orada 4 tl verirken; burada kilosunu 1 tl ye aldığınız yeşilbiberi tanesi 0.25 krş tan alıyorsunuz. Hayvancığının çok fazla yapıldığı ülkede hayvan eti oldukça ucuz ve çeşitli. Tarım ise yine iklim dolayısı ile yılın belli zamanlarında ön plana çıkıyor. Ülkede at eti yenilebiliyor. İlk bakışta biraz garip gelse de sonradan alışabiliyorsunuz. Biraz sert ve tatlı bir et tadı geliyor damağınıza; yine de mutlaka tadın diyebileceğim bir lezzet değil. Şaşlık adı altında şiş kebap satılıyor her yerde. Garnitür kavramı henüz oturmamış olsa da etin tadına bakmak isteyeceksiniz. Farklı damak tatları arayanlar için çok sayıda yemek yenilebilecek yer alternatifi mevcut. Yerel içecek olarak Kımız tadılabilir. Asitli içeceklerdeki gaz ve asit oranlarının bizdekinden daha farklı olduğunu belirtmek lazım; biraz fazla gelebilir.


Şehrin genel mimarisinde dünyaca ünlü mimarların imzası olan estetik değeri yüksek binalar mevcut. Tam merkezde Baiterek / Bayterek isimli, Ankara’daki Atakule’ye benzer bir yapıya sahip bir kule bulunuyor. İsmini kazaklar için geleneksel olduğu söylenen bir bitkiden alan yapı bana deve dikenini anımsattı. Alt katına hediyelik eşya dükkânları bulunan kulenin üst kısmına 500 tenge karşılığı bilet alarak asansör ile çıkabiliyorsunuz. Yuvarlak cam yapının içerisi iki katlı; ilk katı seyir balkonu ve şehir planlamasının sergilendiği maketler ile doldurulmuş. Üst katında ise Nazarbayev’in el izi ve dinler birliği heykeli mevcut. El izinin bakış yönü Beyaz saray modelinde tasarlanmış cumhurbaşkanlığı konutuna bakar durumda ve inançlarına göre el izinin üzerine kendi elinizi koyduğunuzda cumhurbaşkanına selam göndermiş oluyorsunuz. Dinler birliği heykelinde ise geçtiğimiz yıllarda her dini temsilen ülkeye gelen bir başkanın imzasından oluşan bir dünya sembolü görebiliyorsunuz.


Merkezde Tac Mahal benzeri bir de cami mevcut. Kubbeleri altın rengi olan bu camideki en büyük eksiklik yapı olarak büyük olmasına rağmen, iç kısmının tek katlı inşa edilmesi olmuş. Şehirde farkındalık katacak mimarisi ile yeni yapılmaya başlanan bir cami daha mevcut. Şehirdeki bir çok yapı gibi bunu da Türk bir şirket almış durumda.


Bayterek’in etrafında dairesel olarak çevrili resmi dairelerin yer aldığı yapıları ve çok sayıda gökdeleni görebiliyorsunuz.

Şehir sürekli yapım aşamasında olduğundan binaların etrafında çok sayıda vinç görüyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı konutunun önünde güvenlik sembolü olarak altın rengi iki büyük kule, arkasında ise barış sembolü olarak cam piramit yapıları bulunmakta. Şehir merkezinin tam orta meridyeninden devam eden hatta bu yaz açılacak olan ve Kazakistan’ın yeni simgesi olarak görülen Han çadırı bulunmakta.


Dünyanın en büyük çadırı ve sayılı mimarileri arasında yeralan bu çadır ile ilgili detaylı yorumlarımı diğer yazımda kaleme aldım.


Çevrede sıkça görebileceğiniz heykeller mevcut. Sanat kokusu getiren heykellere deformasyon anlamında bir girişimde bulunulmaması sevindirici. Şehrin içinden geçen nehrin üzerinde aralıklarla yaya ve araç köprüleri kurulu. Her köprüyü giriş-çıkışında yer alan hayvan heykelleri ile anıyorsunuz. Güzel havalarda bu nehrin etrafı balık tutanlar, paten kayanlar,piknik yapanlar ve bisiklete binenlerle zenginleşiyor.


Bisiklet kültürü tüm şehirde hâkim; Astana bisiklet takımı ise dünya çapında üne sahip. Aynı şekilde buz hokeyinde de oldukça iyiler. Şehirde üstü açılıp kapanan olimpik stadyumun ardından şimdi de olimpik buz pisti inşası mevcut. Üstelik her iki yapıda da Han çadırında olduğu gibi bir Türk firmasının imzası var.


Shangai Pazarı adında toptancılar çarşısı diyebileceğim bir alanı mevcut. Şehir merkezine biraz uzak kalan pazara gidebilmek biraz zahmetli. Konteynırların içinde aklınıza gelebilecek birçok şeyi bulabiliyorsunuz. Sunum ve hijyen olarak beklentiniz yükse değilse, yerel halkı daha yakından görmek için gidebilirsiniz. Hediyelik eşya olarak yerel kıyafetler almayı tercih edebilirsiniz. Biblo v.b. ev aksesuarları da mevcut elbette.


Balıkları seviyorsanız, gidebileceğiniz güzel bir de akvaryum var şehirde. Akvaryum da ki açıklama yazıları sadece Rusça ve Kazakça da olsa, cam tüpler içerisinden köpekbalıklarına tutunmuş yüzen dalgıçları görmek farklı gelecektir.

Mevsimlere göre iklim değişikliklerini alttaki tabloda görebilirsiz:

Benim bulunduğum süre Mart ve Nisan aylarını kapsadığı için son haftalarımı saymazsak gelende -10 / -25 derecelik hava sıcaklıkları ve sert rüzgârları görmüş oldum. Sürekli kar yağışı sebebi ile uzun bir süre şehri beyazlar altında gördüm ve açıkçası bu kış kara doydum.


İklim genelde sert koşullarda seyrettiğinden halk için yapılabilecek sosyal alternatifler kısıtlı: kış aylarında her yerde açık buz pistleri mevcut, alışveriş merkezleri ve sinemalar ise. Vazgeçilmezlerden.

Gece hayatı için alternatif gösterilebilecek çok sayıda mekân var. Fakat aradığınız kaliteli müzik ve kaliteli insanlarla bezenmiş bir mekân ise bu alternatifler kısıtlanabiliyor. Şehrin en hit mekanlarından birisi olan Fashion’ a gitmeyi tercih edebilirsiniz o zaman. Okunuşuyla Boşanak ve Jamaica isimli mekânlarda lezzetli yemekler tadabilirsiniz. Menülerde genelde fotoğraf bulunmaması seçim yapmanızı zorlaştırıyor; anlatımda kolaylık olması açısından umarım tabu oyununu seviyorsunuzdur. Alkol ve sigaradan vergi alınmadığından alkollü içeceklerin fiyatı kutu cola ile aynı diyebiliriz.


Ülkedeki Kazak ve Rus sayısı neredeyse eşit. Bayan nüfusu erkeklerden daha fazla. Bayanları şık ve unisex kıyafetler yerine ağırlıklı olarak bayan kıyafetleri giymeyi tercih eden bir kültüre sahip. Fizikleri itibari ile catwalkta yürüyor gibi düşünebilirsiniz kendilerini.


Kazakistan da Nevruz, 4 günlük resmi tatil ile kutlanıyor. Şehir merkezinde yöresel çadırlar kuruluyor; gösteriler düzenleniyor. Aynı zamanda 5 Temmuz Kazakistan’ ın kuruluş günü olması sebebi ile özel kutlamalara sahne olan bir gün. Cumhurbaşkanının doğum günü de tatil olarak kutlanıyor. Bunun dışında tatil zevkine düşkün bir millet olduklarından az çalıştıklarını söyleyebiliriz.


Yerel halk arasında ciddi bir kültür uçurumu var. Bizdeki orta tabaka yaklaşımı onlarda mevcut değil. Ya alt, ya da üst tabakasınız; ortası yok maalesef. Yeni yapılanma sonrası tarihsel değeri olan çadır hayatından apartman yaşantısına geçilmiş. Alt tabakanın yaşadığı bacaları tüten teneke çatılı evleri sıkça görmeniz de mümkün. Yeni başkentteki hızla devam eden yapılaşma sebebi ile boş bir şekilde bekleyen onlarca yapı görmek mümkün. İleriye dönük yapılan bu yapılar şu anda sahibini bekliyor.


Konaklama anlamında butik otellerde çok çeşitlilik yok. Rixos, Radissonsans v.b. oteller mevcut. Benim gibi uzun süreli konaklayacaklar için ev tutmak mümkün. Şehrin en lüks konutlarında 1+1 daireyi eşya ve faturalar başta olmak üzere her şey dahil 650 $ a tutabilirsiniz. Biz 4+1 evde aylık 1000 $’ a kalıyorduk. Evlerdeki genel yapıda güvenlik had safhada. Hem apartman girişinde hem de daire girişlerinde şifreli çift kapılar ile onlarca kapı sürgüsü görmek mümkün.


İnsani yaklaşımlarını çok sıcak bulmadığımı söyleyebilirim. Genelde kaba ve itici tavırlar görmeniz mümkün. Son model bir jeep sürücüsünün kapıyı açarak yere tükürdüğünü gördüğünüzde, ya da bir bar çıkışı yanınızdaki bayan arkadaşınızı çekiştiren tipler görmeniz mümkün. Ortada hiç bir şey yokken, sadece farklılığınız dolayısı ile uzun süreli maruz kaldığınız bakışlar sizi rahatsız da edebilir.


Uzun lafın kısası modern mimariye ilginiz varsa, uygun mevsim şartlarını denk getirip Astana’ ya gidebilirsiniz. Ya da biraz daha beklerseniz Orta Asyanın merkezi olma yolunda emin adımlar ile ilerleyen bu şehir Global pazara katıldığında da gidebilirsiniz. Etnik kökenlere ulaşmak istiyorsanız; aradığınız şehirler Çimken ve Karaganda olabilir. Halen devam eden yöresel çadır kültürünü inceleyebilir, yaylalarda gezebilirsiniz. Dağcılık merakınız var ise 5000 liklerden Talgar ile 7000 likerden Khan Tengri sizleri bekliyor.


29 Şubat - 29 Nisan 2010 / İlhan ÖREN

0 yorum:

Yorum Gönder

Söyle,söyle; çekinme...