Pages

6 Mayıs 2010 Perşembe

Oturmaya mı geldik beya…?


Buradaki tüm fasulyeler 7,5 lira. Bir karagözlüye âşık oldun mu, ne kadar seversen sev hiç yüz vermez sana. Belli ki kimse oturmaya gelmemiş buraya. Her köşede bir klarnet, bir davul; hadi sıkıysa otur bakalım, direkt kulağında hissedersin klarnetin en tiz sesini.


İstanbul’ un tarih kokan semti Ahırkapı her sene olduğu gibi bir kez daha Hıdrallez şenliklerine ev sahipliği yaptı. Semti çevreleyen büyük surların arkasındaki yaşam Ahırkapı parkına taşındı bir günlüğüne. Günlerdir süren bekleyiş sonunda geldi çattı, dolaplardaki renkli kıyafetler çıkartıldı, arkadaş guruplarının hızlıca organizasyonu sonrası Ahırkapı yollarına düşüldü her sene olduğu gibi bu senede.

Biz de cümbür cemaat oradaydık nitekim. “Biz” diyorum hiç şüphesiz, çünkü aksini söylemek mümkün değil. “Ben” olarak gelip “Biz” olarak çıkarsın ister istemez Ahırkapı’ dan. Bizde ufakça bir kafile olarak vardık ilk başta ama adım başı tanıdık yüzler gördük diyebilirim. Zaten uzun süredir internet üzerindeki paylaşım sitelerinde yavaş yavaş örgütlenmişti millet. Vakti zamanında sarayın ahırlarının yer almasıyla adını alan semt için kim derdi ki böylesine coşkulu bir kalabalık eşlik etsin.

Gerçekten de çok kalabalık, sürekli bir sirkülasyon olmasına rağmen zar zor yürüdüğünüz, aslında yürümekten sıkılarak salına salına dans ettiğiniz bir gece geçirmeniz işten bile değil. Trafik durdu duracak gibi olduğu sahil yolunda, kaldırımlar, otoparklar derken en sonunda yolun tek şeridi de park alanı haline geldi ister istemez. Motosiklet ile alana gelenler alkol almayacaklarsa kendilerini şanslı saydılar hiç şüphesiz. Ama en akıllıca hareket Kadıköy’ den kaldırılan vapur seferleri olmuş gibi gözüküyordu.

İki ana sahnenin kurulduğu alanda ateş çeviricilerden maskotlara, dilek ağaçlarından hatıra fotoğrafı çektirme alanlarına kadar yok yoktu. Havai fişek gösterileri, en güzel kıvırma yarışmaları derken saatler 00.00’ ı gösterinde her köşede bir ateş yükseldi. Alkolün kandaki oranı ile orantılı olarak herkes boyuna göre bir ateş seçti ve tuttuğu dilekle Bahara merhaba dedi.

Bir süredir iş için bulunduğum, baharı bile olmayan bir ülkeden yeni geldiğimden olsa gerek bu bahar bir başka hoş geldi bana. her şeyi çok özlemişim; tanıdık yüzleri, dost bakışları, eğlenmesini bilen insanları, rengarenk kıyafetleri ile dans eden ve ettiren insanları…

Hoş geldin beya bahar, napçez kışı; iyiki geldin beya….

05 Mayıs 2010 / İlhan ÖREN


0 yorum:

Yorum Gönder

Söyle,söyle; çekinme...