Pages

15 Ocak 2010 Cuma

Yurdum İnsanı

YURDUM İNSANI

Geçenlerde yorucu bir iş gününün akabinde, katılmam gereken birkaç sosyal aktiviteyi de bitirerek evin yolunu tutmuştum. Çilekeş bir otobüs yolculuğu daha başlıyordu.5-10dk.’ka kadar bekledim durakta. Derken otobüs geldi; bende bu balık konservesinde yerimi aldım. Hani büyüklerimizin bir tabiri vardır:”Akşam sıcağı adamı bunaltır.”İşte havada aynı bu şekilde bir bunaltı hakimdi. Otobüste bulunan hemen hemen herkesin gözleri kaymış, oturanlar kafalarını cama dayayarak uyukluyor; ayakta duranlar ise uykuya daldıkları anda tökezleyerek uyanıyorlardı. Geçen her saniye yorgunluğu, gerginliği ve mevcut ter kokusunu arttırıyordu.

Derken ayakta duran esmer bir kız ilişti gözüme; gözlerini açmakta zorlandığı her halinden belliydi. Köprü trafiğine girmek üzereyken “küt”diye düştü yere; hemen yardımcı olunup orta kapı basamağına oturtuldu.

Derken bir ses:

-Kaptan orta kapıyı biraz açar mısın?

--…..

-Kaptan sana diyorum; bir bayan fenalaştı, orta kapıyı açar mısın?

--…..

-Kapıyı aç diyorum duymuyor musun? Tabi senin içinde biraz insanlık varsa, insan değilsen anlayamazsın normal olarak.

--Ön kapıya getirin bari, burada otursun, şimdi açınca orta kapıyı kontrol etmem güçleşir. Zaten köprüye girdik.

-Yaaa,oraya kadar gelecek hali mi var?Ne biçim insansın sen yahu???…

Şoför çaresiz ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette yoluna devam ediyordu. Hasta kız bir koltuğa oturtuldu,elden ele su getirildi ve ağzı torba olmayan halkımızın yorumları bir uğultu şeklinde otobüsü kapladı:

-Normaldir tabi dışarıda 45 derece sıcaklık var.

-Hep basınçtan oluyor bunlar, basınçta nem de çok fazla şu sıralar.

-Şimdi yaz aylarında olası durumlar bunlar, dikkat etmek lazım.

-Doktorlar muz yeyin diyorlar bol bol,işe yarar mı ki?…

-Yaaa arkadaşlar şu kızın cep telefonundan birilerini arasak?

-Ben denedim; kontörü yok.

-Eee sende kendi telefonundan ara öyleyse?

-Benim de kontörüm az.

v.s…….v.s………v.s………..

Köprü üzerindeyken hemen 112 acil servis arandı ve durum bildirildi. Bilirsiniz gişelerin hemen sağında bir polis merkezi ve onun da hemen önünde bir ambulans vardır. Ya da acaba var mıdır?

Şoförden rica edildi; gişeleri geçer geçmez sağda duruldu. Yardımsever halkımız hiç vakit kaybetmeden kollarını sıvadı ve müdahaleye başladı. Türk halkının ilk yardımı kitabında yazanlar harfi harfine uygulanmaya başladı. Hasta kız bir çırpıda, tabiri caizse karga tulumba kucaklanarak otobüsten indirildi ve kaldırımın kenarında ki tel örgülere dayatılarak bırakıldı.

Tüm bunlar olup biterken ilk defa bu kadar ilgisiz davranıyordum. Daha önce de bu tarz olaylarla karşılaşmış, ambulans çağırmış, hatta sınırları zorlamayacak şekilde müdahalede bile bulunmuştum. Ama bu sefer kararlıydım; sadece üçüncü bir gözdüm, sadece olayları izleyerek kendi içinde yorumlayan birisiydim.Ve devam ettim:

Yerinde olması gereken ambulans ne hikmetse yerinde değildi. Hayret Türkiye gibi bir ülkede şaşılacak iş doğrusu. Otobüsten inen birisi koşuşturarak polise haber vermeye gitti. O esnada hasta kız eliyle bir şeyler işaret ediyor, ajandasından bir şeyler gösteriyor, bazı şeyler anlatmaya çalışıyordu. Polise haber vermeye giden genç de elinde bir sandalye ile tek başına geri döndü. Ambulans beklenirken tekrardan yorumlar yükselmeye başladı:

-OoOOo o ambulans gelene kadar…

-Geç te kaldık iyi mi?

-Yazık walla, pekte gençmiş.

-Polis niye gelmiyor ki? Hem ambulansın gelmesini beklemek şart mı? Orada bir sürü polis arabası var, götürsünler biriyle işte.

v.s……v.s…….v.s…….

Ambulans gelene kadar kızın yeri yurdu öğrenildi.Derken hiç beklenmedik bir olay oldu,hasta kız birden duraksadı ve ÖLDÜ!…

Evet, anlattıklarımın sonu belki bu şekilde bitmedi ama bitebilirdi. Daha da ilginç bir boyut kazandı oysa ki.

Bir müddet sonra ambulans Anadolu yakasından geldi. Ters şeritten geldiğinden ilk önce köprüden Avrupa yakasına geçti, sonra da tekrardan Anadolu yakasına geri döndü. Ambulans geldiğinde şeref tribününde seyirci olan Türk polisi de sahaya teşrif etti. Hemen hastaya ilk müdahale yapıldı ve ambulansa alındı.Herkes tekrardan otobüse bindi ve köprü durağına doğru hareket edildi.Durakta binen bir yolcunun yorumu ilginçlik ötesiydi:

-Ne oldu kaptan, niye geciktiniz, niye orada durdunuz?

--Bir bayan fenalık geçirdi de; ambulansı bekledik.

Gülerek:

-Haaa iyi iyi, iyi oldu yani, yoksa otobüsü kaçıracaktık.

Sonra bu sözü söyleyen kişi öldü, ben öldürdüm; yok yok öldürmedim, ama öldürebilirdim.Lakin söz vermiştim;bu günlük izleyiciydim,sadece izleyici…

İlhan ÖREN

p.S:10.07.2002 tarihinde, 123 hattında gerçekleşmiştir

0 yorum:

Yorum Gönder

Söyle,söyle; çekinme...